ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI VE SPOR

Sevgili sporcular havaların soğuması ile gripal enfeksiyon, boğaz ağrısı, sinuzit, farenjit gibi üst solunum yolları enfeksiyonlarında ciddi artış dikkati çekmektedir. Düzenli fiziksel aktivitenin fizik ve ruh sağlığımızı korumamıza ciddi katkı sağladığı bir bilimsel gerçektir. Bununla birlikte ağır antrenman ve yarışma dönemlerinde sporcuların üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma risklerinin arttığı da bir bilimsel gerçektir. Antrenman yükü ile üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski arasındaki ilişki "J" biçiminde tarif edilir (Şekil 1). Yani orta düzeyde düzenli fiziksel aktivitelerle risk azalırken (özellikle ileri yaşlardaki kişilerde) egzersiz yükü artıkça bu risk artmaktadır. Artan antrenman yüküne eşlik eden kötü beslenme, psikolojik ve çevre şartlarının (sıcaklık, nem ..) oluşturduğu stres ile enfeksiyonlara karşı direnci iyice düşen sporcu, sık aralarla boğaz ağrısı, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu sorunları yaşar.


Şekil 1. Antrenman yükü ile üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE) görülme riski arasındaki ilişki (Nieman 1994).

Vücutsavunma sistemimiz bakteri, virus, mantarlardan korunmak için çok özel hücrelere ve engellere sahiptir. Buna karşın özellikle uzun süreli yüksek antrenman yükünün olduğu dönemlerde (özellikle yarışmalar öncesi, sırası ve takip eden günlerde) vücut savunma direnci birkaç saat- birkaç gün düşmektedir. Bu dönemde yapılacak ağır antrenman yüklenmeleri sporcularun enfeksiyona yakalanma riskini artıracaktır.

Egzersizle savunma sistemi arasındaki olumsuz etkileşimin nedeni nedir? Egzersiz sırasında hızlı, yüksek frekanslı ve ağız ağırlıklı solunum yapmak soluduğumuz havanın yeteri kadar ısınmadan solunum yollarından geçmesine dolayısı ile solunum yollarının (mukozanın) soğumasına ve kurumasına neden olur. Bu durum viral, bakteryal ve karsinojenik partiküllerin daha kolay bronşlara ulaşmasını sağlar. Solunum yollarımızdaki engelleri daha kolay aşan bu partiküller sporcunun daha kolay üst solunum yolları hastalıklarına yakalanmasına neden olur. Zayıflamış enerji depoları, psikoljik stres, uykusuzluk, yetersiz korunma ve yetersiz dinlenme bu riskin artmasına neden olur.

İyi beslenme, vitamin, mineral gibi ekler almak bu riski azaltmaya katkı sağlar mı? Vitamin ve mineral alımının hastalıklar ve yaralanmalardan korunmamıza katkı sağladığını ortaya koyan yeterli bilimsel kanıt yoktur. Tam tersine bu tip maddelerin aşırı dozda alınması sağlığımız için zararlıdır. Yapmamız gereken bütün besin çeşitlerini tüketerek ihtiyacımız olan yeterli kaloriyi almaktır. Antrenman yükünün arttığı dönemler bu açıdan farklılık göstermektedir. Bu dönemlerde harcanan enerjiyi karşılayacak yeterli kaloriyi almanın yanı sıra karbonhidrat/şeker depolarını (toplam kalorinin %60-65 inin karbonhidratlardan karşılanması) doldurmak da önemlidir. Yanısıra glutamin ve multi-vitamin desteği almak enfeksiyonlardan korunmamıza katkı sağlayacaktır.

Enfeksiyonlar fiziksel performansımızı nasıl etkiler? Bu dönemde antrenman ve yarışlara katılmakta sakınca var mıdır? Genellikle enfeksiyonlar fiziksel performansı zayıflatır. Bu durum hastalığın mı yoksa düşen motivasyonun/isteksizliğin mi bir sonucu olduğunu söylemek zordur. Sıklıkla antrenman ve yarışma kaçırma/katılamama ile sonuçlansa da bazen üst solunum yolu enfeksiyonuna rağmen en iyi perfomansımızı göstermek de olasıdır ki bu tesedüfi bir durumdur. Üst solunum yolu enfeksiyonu varken antrenmanlara, yarışmalara katılmak sıklıkla yakınmaların artmasına hatta ciddi ek sorunların oluşmasına neden olabilir ki kalp iltihabı (myokarditis) gibi hayatı tehdit edecek durumlara kadar gelebilir. Üst solunum yolu enfeksiyonuna ateş, kas ağrısı, yorgunluk, öksürme, kusma, diyare (ishal) gibi şikayetler eşlik ediyor ise daha sistematik bir sorun haline dönüştü demektir. Bu durumda yakınmalar geçene kadar istirahat etmekte antrenman ve yarışmalara katılmamakta fayda vardır.

Üst solunum yolu enfeksiyonlarından nasıl korunabiliriz? Öncelikle üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişi ile yakın temastan kaçınmalıyız. Öksürme, hapşırma ile etrafa yayılan virüsler/bakteriler havadan direk solunum yolu veya bakteri/virusla kirlenmiş elin teması ile bulaşır. Dolayısı ile ellerimizi yıkamadan yemeğe oturmamalı, ellerimizi burun ve gözümüze temas ettirmemeliyiz. Aşırı yorgunluk, fiziksel performans düşüklüğü, kas ağrısı, depresyon vb. durumlarda antrenman programında değişiklikler yapıp dozunu azaltmalı veya tam istirahate geçmeliyiz. İhtiyacımız olan yeterli kaloriyi almalı, diyetimizdeki karbonhidrat (%60-65'i) ve amino asit/protein (%15-25) miktarlarına özen göstermeliyiz. Özellikle antrenman yoğunluğunun arttığı dönemlerde eğer yeteri kadar sebze, meyve yemiyorsak C vitamini veya multi-vitamin almalıyız.

Sonuç olarak yorgunluk, tükenmişlik, uykusuzluk, boşalmış enerji depoları ile yıpranmış vücut her zaman enfeksiyonlara davet çıkarmak anlamı taşımaktadır. Bu riski azaltmak için antrenman-dinlenme ilişkisi iyi kurulmalı. Yeteri kadar dinlenilmeli, uyunmalı ve özellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Ateş, halsizlik, ağrı, öksürük, hırıltı vb. şikayetler tam manası ile geçmeden aktiviteye geri dönülmemelidir.