SPOR YARALANMALARINI ENGELLEYEBİLİR MİYİZ?

Medyadan öğrediğimiz kadarı ile Çin'de yapılan Olimpiyatlarda sporcularımızın başarısızlıklarının arkasında yatan en önemli nedenlerden biri birçoğunun sakat sakat yarışmalarıydı. Takiben futbol ulusal takımımız önemli oyuncuları sakat olduğu için ideal onbiri bulmakta zorlandı. Sezon yeni açılmasına karşın birçok takımımız aynı sorunla boğuşmakta, sakatlar yüzünden takım kurmakta zorlanmakta ve bu yüzden istedikleri sonuçları alamamaktadırlar.

Neden sporcular sakatlanır? Engelleme şansımız varmıdır? Bu soruların yanıtlarını en çok lisanslı sporcunun olduğu futbol örneği ile açıklamaya çalışalım. Bilimsel çalışmaların sonuçları, futbolda görülen yaralanmaların %40-45'inin oyuncuya ait sorunlar, %15-20'inin kullandıkları malzemeler, %20-25'inin oynanan zemin, %10'unun kurallara uymamak, geri kalan %20-30'unun ise birçok değişik nedeni içerdiğine işaret etmektedir. Bu saydığımız nedenlerin birçoğuna (en azından %60'ına) yaralanmaya neden olmadan önce tedbir alma dolayısı ile yarlanmayı önleme şansına sahibiz. Örneğin zemine uygun ayakkabı giymek, doğru tekmeliği takmak ile olası yaralanmaların %15-20'sini çok kolay bir şekilde ortadan kaldırabiliriz. %12'sini tutan diz/ayak bileği eklem gevşekliğini, yine %10-12'sini tutan kas sertliğini muayene ile tespit edip uygun tedavi programları ile birkaç hafta-aylık dönem içerisinde çözebilir, olası sakatlanmayı engelleyebiliriz.

Birçok sporcu değişik nedenlerden dolayı herhangi bir yaralanmayı takiben tedavi süreçleri tamamlanmadan aktiviteye geri dönmektedir. Sıklıkla ağrısı azalan hatta kalkan sporcu yaralanma sonucu oluşan kötü dokuyu, eriyen kası, azalan kuvveti, esnekliği, fizik kapasiteyi bir kenara iterek maddi-manevi değişik nedenlerden dolayı biran evvel takımındaki yerini almak ister. Aktivitesine erken dönen, dokuları, fizik kapasitesi yapılan işe uygun olmayan sporcu eskisinden çok daha kolay bir şekilde tekrar sakatlanır. Bu kötü devinimi birkaç kere yaşayan sporcu sonuçta kronikleşmiş, uzun süren devam eden bir sakatlığa sahip olur ki futbolda görülen yaralanma nedenlerinden %15-20'sinin nedeni budur.

Medyada "falanca sporcu iğneyle oynatıldı" gibi ifadelere/yorumlara rastlarız. Aslında sporcusunun ağrısını azaltmak veya ortadan kaldırmak doktorlar için işin en kolay bölümüdür. Zaman zaman bunu yapmayan doktorlar eleştirilir, kötü/yetersiz olmakla nitelendirilirler. Takım doktoru/spor hekimi için bazı istisnalar dışında sporcuyu kontrol altında tutmanın, erken yüklemeleri engellemenin en önemli yolu/işareti ağrıdır. Hasarlanmış dokuları iyileşmemiş, halen kırılgan ve nazik olan ama ağrısı ortadan kaldırılmış olan sporcu aktivitesine devam ettiğinde yeni travmalara/zorlanmalara eskisinden çok daha açık olacak ve daha çabuk/kolay yaralanacaktır.

Eğer yaralanma ile ilgili konulan tanı doğru ise yapılacak tedavi/uygulamalar ve süreçler bellidir. Bu süreci öne çekmek, erkene almak sıklıkla mümkün değildir veya gerekli tedaviler eksik yapılacak demektir. Sadece iyi bir ekip ve yaklaşımla tedavi süreçleri boyunca sporcunun fizik kapasitesi olabildiğince yukarıda tutulabilir. Bu da doku iyleşmesini takiben sporcunun eski performansına daha çabuk dönmesine katkı sağlar. Ncak böylece sahaya dönüş süreci kısaltılabilir. Sporcunun yaralanma ile ilgili sorunun tam çözülmüş olması kimi zaman sahaya dönüş için yeterli olmaz. Bu anlamda sporcunun sakatlık psikolojisinden kurtulması, kendine güvenin eski düzeyine gelmesi de önem taşımaktadır. Yaralanmayı takiben erken yüklenmeleri engelemenin en önemli yolu, yaralanmış dokuların, genel fizik ve psikolojik yapının tekrar yüklemelere başlamak için uygunluğunun muayene ve testlerle ortaya konmasıdır. Ancak bu sayede bütün sezon boyu sürecek kronik bir sakatlıkdan kurtulunulabilir.

Sporcuları travmatik yaralanmalardan (darbeler, düşmeler vb.) koruma şansımız oldukça düşük olmakla birlikte yaralanmaların en az yarısını tutan aşırı kullanım sorunlarından koruma şansımız yüksektir. Aşırı kullanım kavramı bildiğiniz gibi göreceli bir kavramdır. Sporcunun dokularının kapasitesi ile yapılan yüklenmeler arasındaki dengeyi içermektedir. Bu denge, sporculara bir takım testler yapıp kapasitelerini ortaya koymak ve kapasitelerine uygun antrenman programları çizmekle sağlanabilir. Hazırlık dönemleri bu açıdan önem taşımaktadır. Çizilecek doğru antrenman programları ile sakatlanmlara neden olmadan istenilen zaman diliminde hedefe ulaşmak zor değildir. Sezon başında antrenörlerin antrenmansız geçen bir dönemi takiben yaptırdıkları aşırı antrenman/yüklenmeler sıklıkla aşırı kullanım sorunlarının (kas sertlik, tendinit …) ortaya çıkmasına neden olur. Antrenmanlarla ilgili diğer bir sorun da sporculara/vücutlarına toparlanma (regenerasyon) şansı vermeden yapılan yüklenmelerlerdir. Bir sonraki antrenman için yeteri kadar regenere olamamış (yenilenmemiş) vücut yorgun, fiziki ve psikolojik olarak isteksiz ve de güçsüz olacaktır. Bu da sporcunun daha kolay yaralanması neden olacaktır. Yetersiz beslenme ve enerji depolarının zayıflığı bu süreçleri olumsuz anlamda hızlandırır. Antrenmanın erken döneminde enerjisi biten sporcunun konsantrasyonu ve hareketlerindeki uyumun azalması antrenmanın verimini düşürmenin yanı sıra sporcuyu yaralanmalara daha açık hale getirir.

Sonuç olarak olası yaralanmaları ciddi oranda azaltmak mümkündür. Bunun için spor hekimi, spor fizyoterapisti, spor psikoloğu, beslenme uzmanı, yaralanma sonrası aktiviteye dönüş kondisyoneri/antrenöründen oluşan iyi bir sağlık ekibine ve ekip çalışmasına gereksinim vardır. Federasyonlarımızın, takımlarımızın ciddi bir sağlık organizasyonuna sahip olmaları ve/veya olan kulüplerimizin/sporcuların/antrenörlerin bu ekibin çalışmalarını, önerilerini ciddiye almaları gerekmektedir. Ayrıca antrenörlerimizin aşırı yüklenmelerden kaçınmaları, sporcuların kapasitelerini bir kısım testler ve gözlemlerle ortaya koyup buna uygun antrenman programları oluşturmaları gerekmektedir. Antrenörlerin regenerasyon (yeniden toparlanma) konusunu göz ardı etmeksizin antrenman programlarını ve sporcuların beslenmelerini organize etmeleri yaralanma oranlarını ciddi oranda azaltacaktır. Olası yaralanmaları engellemenin önemli bir yolu da sezon öncesi muayenelerdir. Bu muayenelerde sporcuların olası anatomik sorunları, kas kuvvet dengesizlikleri/yetersizlikleri, yetersiz esneklikleri, daha önce geçirilmiş ve tam tedavi edilmemiş yaralanmalarını tespit etmeye ve olası riski azaltmaya ciddi önem verilmelidir.

Sporcu sağlığının bir numaralı uzmanlık alanı olan spor hekimliğimiğinin ülkemizdeki gelişimi bu anlamda önem taşımaktadır. Kulüplerimizin, federasyonların, yöneticlerin ve medyanın spor hekimliğinin gelişimine vereceği katkı sorunların çözümü ve sporcularımızın başarıları açısından değerlidir.